Şiir, roman gibi türlerde de eserler vermiş olan Sabahattin Ali, öykücü kimliği ön planda olan önemli bir yazardır. Eserlerinde Anadolu insanının yaşam mücadelesini yansıtırken ezen-ezilen çatışmasını sıkça ele almıştır. Öykülerinde zengin-yoksul ve şehir-köy karşıtlığını işleyen yazarın ezilen ve haksızlığa uğrayan çaresiz insanlardan yana bir tutum sergilediği görülmektedir. Sanatın toplumu iyiye ve güzele sevk etme rolüne dikkat çeken yazar, Anadolu insanının çileli yaşamını tüm çıplaklığı ile yansıtırken sınıfsal eşitsizliğin altını çizmektedir. Sabahattin Ali’nin öykülerinde toplumsal koşullar, karakterlerin söz ve davranışlarına büyük etki eder. Kadın karakterlerin ön planda olduğu “Hanende Melek” ve “Çilli” gibi öykülerde acı çeken kadın karakterler anlatılırken toplumsal konumları vurgulanır. Çalışmamızda yazarın öykülerinde sevecen bir tavırla yaklaştığı “düşmüş” kadınların, eğlence dünyasında çalışan çilekeş kadınların anlatıldığı “Hanende Melek”, “Yeni Dünya” ve “Çilli” öyküleri incelenmektedir. Esere dönük eleştiri yöntemi ile erkek yazarın kaleminde kadın karakter kurgusu değerlendirilmektedir. “Hanende Melek” ve “Çilli” öyküsünde olduğu gibi biyografik unsurlara dikkat çekilmektedir. Konya Halkevi’nde konferansta sunduğu kadın konulu metin başta olmak üzere Sabahattin Ali’nin düşüncelerini ortaya koyan yazıları çalışmamızın kaynakları arasındadır. Öykülerde kadın imgesinin izi sürülürken kadını nesne olarak gören erkeğin toplumsal konumuna da ayna tutulmaktadır. Düşmüş kadınların onurlu ve vefalı duruşlarına dikkat çeken yazar, toplumsal gerçekleri vurgulamaktadır. Yazar, toplumcu gerçekçiliğin ilkelerini bu metinlere yansıtmış mıdır? Kadın karakterlerin kendi hemcinsleri ile ilişkilerinde bir dayanışma söz konusu mudur? Çalışmamızda bu sorulara yanıt aranmaktadır. Yazar, bencil ve duyarsız erkekler yüzünden hayatları mahvolmuş kadınların hayata tutunma çabalarına ayna tutarken erkek egemen toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışını eleştirmektedir. Hem karakterlerin hem de toplumun yaralarına ışık tutarken dış gerçeklik ve iç gerçeklik bir arada ele alınır. Öykülerde dışlanan/horlanan/ötekileştirilen kadın karakterlerin hem bireysel hem de toplumsal kimlikleri irdelenmektedir. Çalıştıkları karanlık ve boğucu mekânların ruhu ile karakterlerin kendi ruhlarının özdeşliği dikkat çekmektedir. Öykülerin mekân kurgusunun tahlili önemlidir. Bu nedenle kadın- mekân ilişkisi de çalışmamızda önemli yer tutmaktadır.
Sabahattin Ali, who wrote works such as poem and novel, is an important author who is in the forefront due to his storyteller identity. While reflecting the struggle of the Anatolian people in his works, he frequently dealt with the oppressor-oppressed conflict. It is seen that the writer who deals with rich-poor and city-village opposition in his stories takes a stand on the desperate people who are oppressed and injured. The author drawing attention to the role of art in leading society to good and beauty underlines class inequality while reflecting the harsh life of Anatolian people starkly. In Sabahattin Ali's stories, social conditions affect the words and behaviors of the characters considerably. In the stories such as “Hanende Melek” and “Çilli”, where female characters are in the foreground, their social positions are emphasized while the female characters who are suffering are mentioned. In our study, the stories such as “Hanende Melek”, “Yeni Dünya” and “Çilli” where the “fallen” women whom the writer approached with a loving attitude in his stories and suffering women working in the entertainment world are told, are analyzed. The female character set-up is evaluated in the pen of the male writer with the work-oriented critique method. As in the story of “Hanende Melek” and “Çilli” in the household, attention is drawn to biographical elements. His articles revealing the thoughts of Sabahattin Ali, especially the text he presented at a conference on women at the Konya Community Center, are important sources in our study. While tracing the image of the woman in the stories, the social position of the man who sees the woman as an object is also mirrored. Drawing attention to the honorable and loyal posture of fallen women, the author emphasizes social facts. Did the author reflect the principles of social realism to these texts? Is there solidarity in the relationship of female characters with their fellows? Answers to these questions are sought in our study. The author criticizes the hypocritical sense of decency of the male-dominated society while mirroring the efforts of women whose lives are devastated by selfish and insensitive men to hold on to life. External reality and internal reality are handled together while shedding light on the wounds of both characters and society. Both individual and social identities of female characters that are excluded / snored / marginalized are examined in the stories. The identity between the spirit of the dark and stifling spaces they work and the characters' own spirits draws attention. The analysis of the space fiction of the stories is important. For this reason, the woman-space relationship also has an important place in our study.