Problem Statement: Writing is important in secondary schools because it underpins the performance of students in most examinations. Writing disposition, which specifically deals with the aspects of students' attitudes toward writing, has also been studied by some researchers.
Purpose of the Study: This study reports on the result of a study on the writing anxiety and writing disposition of Turkish students from different socio-economic status backgrounds studying at public secondary schools. Determining whether there is a significant difference between the secondary school students' scores from writing anxiety and writing disposition constitutes the research problem of this study.
Method: This descriptive study uses a correlational survey model. The participants included 707 students from grade five through eight, who attended two different tests: the Writing Apprehension Scale and Writing Disposition Scale.
Findings: The results showed that three of the six variables under study ( gender, attitude toward Turkish language courses, and grade level) were statistically significant for the Writing Apprehension test. Additionally, four out of six variables analyzed were statistically significant for the Writing Disposition test. A positive linear relationship between writing anxiety and writing disposition levels was found. Apparently, the more students liked Turkish course, the more anxious they became; a significant difference was found for the variable "positive attitude toward Turkish courses" for both scales. The results also showed that female students are more likely to encounter writing anxiety than male students.
Conclusion and Recommendations: The severity of writing anxiety should be dealt with carefully as it can prevent students from becoming competent writers. The link between writing anxiety and writing disposition proposed in this article further explores the advantages and disadvantages of these two aspects of writing. It is recommended that writing anxiety be studied in different contexts because further understanding the reasons for anxiety when students produce qualified writing can be elaborated in this way.
Problem Durumu: Alanyazında yazma eğilimlerine ilişkin olarak bazı araştırmalara rastlanılmaktadır. Yurtdışı alanyazın incelendiğinde de yazma eğiliminin yine de yazma kaygısına göre daha az çalışılmış bir alan olarak kaldığı görülmektedir. Ortaokul düzeyinde yapılan pek çok sınavda öğrencilerin performanslarına yazma dayanak oluşturmaktadır. Bu çalışmanın, yazma kaygısı ile yazma eğilimleri arasındaki ilişkiyi incelemesi açısından alanyazına katkı getireceği düşünülmektedir. Araştırmanın Amacı: Yazma eğilimi, de öğrencilerin yazma eylemine yaklaşım boyutlarını ele almaktadır. Örneğin araştırmada kullanılan ölçekte üç boyut (tutku, güven ve süreklilik) bulunmaktadır. Burada öğrencilerin yazma edimlerinde tutku, güven ve süreklilik bağlamında eğilimleri saptanmıştır. Ortaokul öğrencilerinin yazma eğilimleri ve yazma kaygıları arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçlayan bu çalışmanın problem cümlesini "ortaokul öğrencilerinin yazma eğilimleri ile yazma kaygıları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?" sorusu oluşturmaktadır. Araştırmanın problem cümlesine yanıt arayabilmek için öncelikle belirtilen bu alt problemlere çalışmada cevap bulunmaya çalışılmıştır: (1) Ortaokul öğrencilerinin yazma kaygısı düzeyleri çeşitli değişkenlere (cinsiyet, sınıf, kütüphane kullanımı, internet kullanımı, Türkçe dersine karşı ilgi) göre farklılaşmakta mıdır? (2) Ortaokul öğrencilerinin yazma eğilimleri düzeyleri çeşitli değişkenlere (cinsiyet, sınıf, kütüphane kullanımı, internet kullanımı, Türkçe dersine karşı ilgi) göre farklılaşmakta mıdır? (3) Ortaokul öğrencilerinin yazma eğilimleri ile yazma kaygıları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? Araştırmanın Yöntemi: Bu araştırmada 2013-2014 eğitim-öğretim yılında, Akdeniz bölgesinin doğusunda bulunan bir il merkezinde bulunan ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin yazma eğilimleri ile yazma kaygıları arasındaki ilişki belirlenmeye çalışılmıştır. Bu nedenle bu araştırma, ilişkisel tarama modelinde bir araştırma olup, aynı zamanda betimsel bir çalışmadır. Bir milyonu aşkın bir nüfusu barındıran bir güney kentinde yapılan araştırmanın örneklemini şehir merkezinde bulunan toplam altı resmi ilköğretim okulunda öğrenim görmekte olan 707 öğrenci oluşturmaktadır. Ölçek uygulaması yapılan okullar seçilirken okulların farklı semtlerden olmasına dikkat edilmiştir. Örneklemin seçiminde, amaçsal örnekleme çeşitlerinden maksimum çeşitlilik yöntemi benimsenmiş, bu bağlamda evrenin temsil yeteneği göz önünde bulundurularak okulların seçilmesinde üst, orta ve alt sosyo-ekonomik düzeye sahip okullarda öğrenim gören öğrenciler örnekleme dâhil edilmeye çalışılmıştır Araştırmanın Bulguları: Yazma kaygısı testinden elde edilen verilerin incelenmesi sonucunda analizleri yapılan altı değişken arasından sadece cinsiyet ve Türkçe dersine yönelik tutumda anlamlı farklılık görülmüştür. Buna ek olarak, yazma eğilimi testinden elde edilen verilerin analizi sonucunda altı değişkenden dördünde anlamlı farklılık bulunmuştur. Cinsiyet, sınıf düzeyi, günlük tutma ve Türkçe dersini sevme değişkenleri anlamlı farklılık görülen değişkenlerdir. Kütüphaneye sahip olma ve internete erişim ne yazma kaygısı ne de yazma eğilimi ölçek sonuçlarına göre anlamlı fark göstermemişlerdir. Ayrıca yazma kaygısı ile yazma eğilimi ölçeklerinden elde edilen puanlar incelendiğinde aralarında pozitif doğrusal bir ilişki bulunmuştur. Görünüşe göre öğrenciler Türkçe dersini ne kadar severlerse o kadar da endişeli oluyorlar. Her iki ölçekten elde edilen sonuçların analizi de öğrencilerin Türkçe dersine karşı olumlu tutuma sahip olmalarında anlamlı fark göstermiştir. Sonuçlar aynı zamanda kız öğrencilerin yazma kaygısı hissetme olasılıklarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğunu da göstermektedir. Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: Orta düzey yazma eğiliminde olmak öğrencinin kendini etkin yazma yaşamını yürütebilecek yeterlikte görmesi anlamına gelmektedir. Öğrencilerin yazma eğilim düzeyleri onların yazma kaygılarını etkilemiş olduğu düşünülmektedir. Yapılan analizler sonucunda kız öğrencilerin genel anlamda erkeklerden daha yüksek düzeyde bir yazma eğilimine sahip oldukları görülmüştür. Beşinci sınıf öğrencilerinin yazma eğilimleri diğer öğrencilerle karşılaştırıldığında daha yüksek bulunmuştur. Benzer şekilde yazma kaygısı en yüksek bulunan grubun da beşinci sınıf öğrencileri olduğu görülmüştür. Diğer yandan öğrencilerin genel anlamda Türkçe dersine yönelik olumlu bir tutuma sahip olmalarının aynı zamanda onların yazmada daha kaygılı olmalarına yol açtığı düşünülmektedir. Öğrencilerin Türkçe dersine olan olumlu tutumları her iki ölçek kapsamında da ne kadar yüksek olursa kaygıları benzer bir biçimde artmış olabilir. Gelecekte yürütülecek çalışmalar yazma kaygısının bu olası nedeninin daha ayrıntılı anlaşılmasına katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Öğrencilerin nitelikli yazma ürünleri ortaya koymasında engel teşkil eden yüksek yazma kaygısı kontrol edilmesi gereken bir durumdur. Yapılan analizler kız öğrencilerin yazma kaygısı ile karşılaşma olasılıklarının erkeklere kıyasla daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Mevcut çalışma yazma kaygısı ile yazma eğilimi arasında pozitif yönlü bir ilişkiye işaret etmektedir. Ancak, yüksek korelasyon araştırmacılara neden-sonuç ilişkisi yürütmek içi kanıt sunmamaktadır. Yazma kaygısı ve yazma eğilimi arasındaki ilişkiyi avantaj ve dezavantajlar kapsamında irdeleyen bu çalışma ileride bu konuda yapılacak çalışmalar için bir veri kaynağı olacağı düşünülmektedir.