Abstract:
Osmanlı Devleti nin hem sınır hem de toplumsal çözülme dönemi olarak bilinen 19. yüzyıl, Avrupalı ve Amerikalı misyonerlerin de en etkili olduğu dönem olarak karşımıza çıkmıştır. Yüzyıllarca bir arada yaşayan bu coğrafyanın insanları, misyonerlerin gelmesi ve sistemli çalışmalarıyla, Anadolu Türk halkından uzaklaştırılarak birbirlerine düşman edilmişlerdir. Saha çalışmaları sonucu kendilerine hedef kitle olarak daha çok Ermeni azınlığı seçen misyonerler, bu faaliyetlerini Çukurova nın en uzak yerlerine kadar yaymayı başarmışlardır. Özellikle Saimbeyli (Haçin) de mevcut Ermeni nüfusunun yoğunluğu ve denetimden uzak bir yer olması, buranın hedeflenen amaçlar için bir saha alanı olmasını sağlamıştır. Saimbeyli, Adana nın en uzak yerleşim yerlerinden biri olduğu için sosyo-ekonomik gelişme yok denecek kadar azdır. Bütün bu olumsuzluklara karşılık, gönüllü olarak çalışan kadın ve erkek misyonerlerin faaliyetleri dikkat çekicidir. Buraya ilk gelen misyonerlerin, kendi inançlarına bağlılıkları ve fedakârlıkları sonucu, Saimbeyli de çeşitli düzeyde okul ve ev kiliseleri açarak eğitim faaliyetlerini ve halkı ayrıştırma çalışmalarını başlatmışlardır. Yıllar süren bu faaliyetler, Salimbeyli deki talihsiz olayların başlangıcını oluşturmuştur.
19th century, which is known as the period of social disintegration and regression of Ottoman Empire, has been the time when the European and American missionaries were the most effective. The people of this region, who lived in harmony for centuries, were set against each other after the arrival of the missionaries with their systematic efforts. The missionaries chose the Armenian people as a result of their field study and they were able to reach even to the far corners of Çukurova. As the Armenian population density was high and being out of inspection, Saimbeyli (Hadjin) was an ideal place for their target aims. As Saimbeyli is one of the most remote settlements of Adana, its socio-economic development was negligibly little. In spite of all these negativity, the voluntary activities of the men and women missionaries were quite remarkable. The first missionaries coming to this place, as a result of their sacrifice and commitment to their beliefs, were able to open home churches and schools at various levels and they started their activities to raise the awareness of the public. These activities, which lasted for years created the initial cause of the unfortunate incidents.